Kara Kedi - Edgar Allan Poe | Öykü Özeti & Analizi

Pek çok suç öyküsü, polisiye roman ve dolayısıyla insan psikolojisine dair birçok metin okudum. Suçlunun zihnine girip onun düşüncelerini anlamaya çalışmak, edebiyatın en rahatsız edici ama aynı zamanda en ilgi çekici yönlerinden biri. Ancak "Kara Kedi" kadar nefret uyandıran, tiksinti veren bir öyküyle karşılaşmadığımı itiraf etmeliyim. Poe, okuyucuyu adeta bir bataklığa çekiyor; alkolün, şiddetin ve akıl sağlığının yavaş yavaş çöküşünü izletirken empati kurmanın imkânsız olduğu bir karakter yaratıyor. Bu öykü, sadece korku edebiyatının değil, insan ruhunun en karanlık yönlerinin de en çarpıcı tasvirlerinden biri.



Kara Kedi

Özet

"Kara Kedi" adlı öykü, adını bilmediğimiz bir anlatıcının başından geçen korkunç olayları anlatmasıyla başlar. Anlatıcı, çocukken hayvanlara karşı sevgi dolu biri olduğunu ancak zamanla içkiye düşkünleşerek şiddet eğilimleri geliştirdiğini söyler. Özellikle en sevdiği ve sadık dostu olan kara kedisi Pluto’ya olan tavrı dramatik bir şekilde değişir. Bir gece sarhoşken Pluto’yu korkutucu bir öfkeyle yakalar ve gözünü oyar. Vicdan azabına rağmen bir süre sonra hayvanı tamamen ortadan kaldırmaya karar verir ve onu asar.


Ancak kısa süre sonra vicdanını rahatlatmak için bir başka kara kedi sahiplenir. Yeni kedi de Pluto gibi tek gözlüdür ve onun ölümünün bir hatırlatıcısı gibidir. Anlatıcı, bu kediden zamanla nefret etmeye başlar ve ona da zarar vermek ister. Bir gün öfkesi öyle bir noktaya ulaşır ki baltayı kaldırıp kediyi öldürmek isterken araya giren eşini öldürür. Cesedi duvarın içine gizleyerek suçu örtbas ettiğini düşünür. Ancak polisler evi ararken anlatıcının rahat tavırları ve kibri onu ele verir. Suçunun açığa çıkmasına sebep olan şey ise öykünün en ürpertici detaylarından biridir: Yeni kara kedinin duvarın içinde saklanmış olması ve korkunç bir çığlıkla yerini belli etmesi.


Analiz

Hikâyenin atmosferi baştan sona kasvetlidir. Poe, klasik gotik edebiyat ögelerini kullanarak karanlık ve klostrofobik bir dünya yaratır. Evlerin loş ve dar alanları, duvarların ardına gizlenmiş ceset, gölgeler ve sessizlik içinde yankılanan sesler; tüm bunlar biz okurların zihninde tekinsiz bir hava yaratır. Bu atmosferin en güçlü yönlerinden biri, anlatıcının giderek artan paranoyası ve içsel çöküşünün, dış dünyadaki olaylarla birleşerek okura da geçmesidir.

Poe’nun üslubu, öykünün rahatsız edici etkisini daha da artırır. Anlatıcı, olayları anlatırken kendini haklı göstermeye çalışsa da, aslında akıl sağlığını giderek kaybettiğini açığa vurur. İç monologlarla dolu anlatım, okuyucuyu doğrudan anlatıcının zihnine sokar ve onun karmaşık psikolojisini daha yakından hissettirir. Öykünün dili yoğun betimlemelerle doludur; özellikle kedinin tek gözlü oluşu, cesedin duvara gömülmesi gibi sahneler son derece çarpıcı bir şekilde anlatılır.

Karakterler açısından bakıldığında, anlatıcı hem hikâyenin baş kahramanı hem de en büyük anti-kahramanıdır. Onun ahlaki ve psikolojik çöküşü, öykünün en temel çatışmasını oluşturur. Pluto ve yeni kara kedi ise yalnızca hayvan figürleri olarak değil, aynı zamanda anlatıcının vicdan azabının ve kaçınılmaz sonunun bir yansıması olarak işlev görür. Anlatıcının eşi ise, şiddetin kurbanı olmasına rağmen öyküde oldukça silik bir figür olarak yer alır. Bu da anlatıcının dünyasında insanlara verdiği değerin ne kadar azaldığını ve şiddetin onun için sıradanlaştığını gösterir.

Öyküdeki en dikkat çekici unsurlardan biri de güçlü sembollerle dolu olmasıdır. Kara kedi, anlatıcının karanlık tarafının bir yansımasıdır ve aynı zamanda onun vicdan azabını temsil eder. Kedinin tek gözlü olması, anlatıcının körleşen ahlaki değerlerini simgeler. Duvara gömülen ceset, bastırılmaya çalışılan suçun eninde sonunda ortaya çıkacağını gösterirken, alkol ise anlatıcının kendi kendini yok edişinin temel nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkar.

Sonuç olarak, Kara Kedi, Poe’nun en rahatsız edici ve psikolojik açıdan en derin öykülerinden biridir. Suç ve cezanın, yalnızca dışsal değil, aynı zamanda içsel bir süreç olduğunu gösterirken, biz okuyucuları anlatıcının zihin karmaşasının içine çeker. Gotik korkunun en güçlü yönlerinden biri olan insan doğasının en karanlık noktalarını keşfetme geleneğini sürdüren bu öykü, suç psikolojisini en çarpıcı şekilde anlatan eserlerden biri olarak edebiyat tarihindeki yerini korumaktadır.

2 Yorum

  1. Daha tanıtımını okurken bile gerildim ve karakterden nefret ettim! Poe'dan çoook önce bir kitap okumuştum ama anımsamıyorum. Hiç okumadım diyebileceğim bir yazar bu nedenle. Başarılı bir yazar olduğunu da bildiğimden kurgularını okumak için ruh halim de uygun olmalı diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Morgue Sokağı Cinayetleri miydi acaba okuduğun, en çok okunan öyküsü o.
      Evet, cidden çok sağlam bir psikolojiyle okumak gerekiyor öykülerini, çok karanlık ve sinir bozucu. Okumak zorunda da hissetme kendini. Başarılı bir yazar kesinlikle ve benim favorilerimden ama herkese göre değil...

      Yine de okuyacaksan en hafiflerinden "Kızıl Ölümün Maskesi" ya da bir sonraki gönderimde bahsedeceğim "Şişeden Çıkan Mektup" öykülerini okuyabilirsin. Ayrıca şiirleri de öykülerine göre hafif kalır.

      Sil