Edebiyat da müzik gibi, insanın ruhuna işleyen bir tınıya sahiptir. Kimi zaman bir türün ritmine kapılır, onun ezgilerinde kendimizi buluruz. Polisiye romanların sürükleyici temposu, fantastik dünyaların büyüleyici melodisi ya da klasik edebiyatın derin armonisi... Birini seçer ve ona bağlanırız, diğer türlere ise mesafeli dururuz. Ancak bir gün, beklenmedik bir anda, hiç ilgimizi çekmeyeceğini düşündüğümüz bir türde öyle bir cümleye, öyle bir hikâyeye rastlarız ki içimizde yeni bir kapı açılır. O an anlarız ki, edebiyatın tıpkı müzik gibi sınırları yoktur; yeter ki ruhumuza dokunacak doğru notayı bulalım. Kitabı okurken tam olarak bunu düşündüm çünkü normalde aşkın çok ön planda olduğu kitapları sevmem fakat bu kitap konusu nedeniyle oldukça hoşuma giden bir kitap oldu.
Beyza Alkoç'un "Kar Küresi" adlı romanı, psikolojik sorunlarla mücadele eden gençlerin hikâyesini anlatan sürükleyici bir eser. Kitabın ana karakteri Eylül, sosyal anksiyete, panik atak ve majör depresyon gibi rahatsızlıklarla başa çıkmaya çalışmaktadır. Bir konserde panik atak geçirdikten sonra, psikoloğunun önerisi ve ailesinin onayıyla Abant Gölü yakınlarındaki "Kar Küresi Psikolojik Destek Merkezi"ne yatırılmasına karar verilir. Burada, sürekli eldiven takan ve insanlara dokunmaktan kaçınan Merih ile tanışır. İkili arasında gelişen ilişki, Eylül'ün hem kendi iç dünyasını hem de bu psikolojik destek merkezinin karanlık gizemlerini keşfetmesine yol açar.
Roman, karakterlerin derinlemesine işlenmesi ve psikolojik temalarını gizemle birleştirerek güzel bir şekilde ele alınmış. Eylül ve Merih'in yaşadıkları, okuyucunun empati kurmasını sağlayacak şekilde detaylandırılmış. Ayrıca, merkezin atmosferi ve burada yaşanan olaylar, hikâyeye gizemli bir hava katmaktadır. Ve artık beni bildiğinizi düşünüyorum ki; bolca kar yağıyor olması ve bunu sıkmadan betimlendirilmesi beni hep etkiler, bu kitapta olduğu gibi!
Kitap, genç yetişkinlere yönelik bir dil ve üslupla kaleme alınmıştır. Akıcı anlatımı sayesinde beni içine çekti ve kitap ilerledikçe merak duygumu oldukça canlı tuttu. Fakat... fakat fakat fakat olumsuz tarafları da vardı kitabın. Bunlardan bazılarını sıralayım size, detay içermiyor fakat kitabı okumadıysanız ve okumayı düşünüyorsanız yine de sonra bu kısmı atlayıp sonra okuyup yorumlamanızda fayda var;
-Psikolojik destek verilen bir merkezin kuralları ve profesyonelliği sorgulattı.
-Bazı karakterlerin ciddi travmaları olmasına rağmen terapi süreçlerinin yüzeysel işlenmesi, kitabın inandırıcılığını zedeliyor.
-Özellikle Eylül’ün geçmişindeki travmalarla başa çıkışı hızlı ve kolay bir şekilde anlatılıyor, bu da karakter gelişiminin derinliğini azaltıyor.
-Merih karakterinin psikolojik rahatsızlığı olduğu belirtiliyor ancak bunu detaylı ve inandırıcı şekilde anlatmak yerine, sadece gizem unsuru yaratmak için kullanılmış gibi duruyor.
-Bazı diyaloglar sıktı beni. Uzatılan ve tekrarlanan aşk sözleri ya da hayata bakış açıları vardı.
Bunlara rağmen sevdiğim bir kitap oldu. Özellikle, ana hikâyenin olay örgüsüyle paralel ilerleyen bir geyik hikâyesi vardı ve bence bu, kitabı sıradanlıktan kurtararak ilginç bir dokunuş kattı. Normalde ilk paragrafımda belirttiğim gibi aşk odaklı kitapları sevmem ama karanlık, karlı, izole ve psikolojiyle harmanlanmış olması beni kitabı okumaya itti. Okumalı mısınız? Bence şans tanıyın. Benim puanım 7/10.
Alıntılar
Hayatın biz kalktıkça düşüren bir çift el olduğunu anlaması çok uzun zamanını almadı bu küçük geyiğin. Hayattaki ikinci gününde fark etti ki hayat bizi hep yerde tutmaya çalışacaktı, kalkmamızı istemeyecekti, üzerimize basacak ve bizi toprağa gömmeye çalışacaktı. Biz ise kalkmak için var gücümüzle çabalayacaktık ve işte buna yaşamak diyecektik.
Yalnızlıktan yanan kalbimi söndürecek tek şey kar taneleriydi.
Gökyüzünde sönmüş binlerce yıldız var, parlamadıkları için kimse onların varlığından haberdar değil. Ben de onlardan biriydim işte. Varım ama kimse varlığımdan haber değil, çünkü parlamıyorum diğerleri gibi.
Dünyadaki her şey böyledir, seni ısıttığını sandığın her şey her an senin yangınına dönüşebilir...
Yaşamak benim için üşümekten ibaretti. Etrafım ne kadar sıcak olursa olsun içimde yaşadığım kış beni hep üşütmüştü. Yazın ortasında deniz kenarında güneşlenirken bile içim bir kış günü kadar soğuktu. İşte bu yüzden mumlarımı hiç yanımdan ayırmıyorum. Küçücük bir mumun küçücük bir ateşi bile beni ısıtmaya yetiyor sanki güneş bile ısıtamazken...
Cesaret isteyen şey kendini öldürmek değil Eylül... kendini yaşatmak.
Sizin savaşınız kendinizle. Düşmanınız kendinizsiniz; yenmeniz gereken tek insan sizsiniz.
Ait olmadığın bir dünyaya tutunmaya çalışmanın ne kadar gurur kırıcı bir his olduğunu tahmin edebiliyor musun?
Kalp çok üşüyünce yanmayı bile düşleyebiliyordu...
Kendimi bu dünyaya ait hissetmiyorum, tek hikayem bu.
Sessizlikte bazen sağır edecek derecede gürültülü olabiliyordu.
Burası başkasının felaketine kör olanların dünyası yavrum... Alış buna. Eğer bir gün acı çektiğini hissedersen bil ki yapayalnızsın bu dünyada. Ta ki birileri bu düzeni değiştirene kadar...
Instagram: @kayipfisilti
Edebiyata dair tüm yazılarımı görün
Tüm kitap yorumlarımı ve önerilerimi görün
okuyabilirim tabisi, alkoç okudum daha önce, wattpad yazarlarııı, hep eleştirirler ama keyifli yazıyorlar :) ancak çok sayıda okuyunca konular çok benziyor birbirine :)
YanıtlaSilWattpad yazarı olduğunu bilmiyordum bak. Çook önceden denemiştim wattpad hikayeleri okumayı ama bir türlü içine girememiştim o yüzden çok hakim değilim. Belki bunun gibi bir sürü hikaye vardır orada dediğin gibi. Bu denk geldi, hoşuma gitti. Umarım senin de hoşuna gider öyleyse, iyi okumalar şimdiden... :)
SilMerhaba, daha eski yazılara yorum yazmak için uğradım ama sayfalar boş çıktı. Yazılar mı silindi yoksa teknik bir sorun mu acaba 😊
YanıtlaSilMerhaba! Geçen günlerde yanlışlıkla bloğumu sildim, evet, bu bloğumu ama şanslıyım ki iki gün öncesinde yazılarımı yedeklemiştim. Tekrar "Kayıp Fısıltı" bloğunu kurdum yenice. Birkaç gün içinde de eski gönderilerimi de tekrar yükleyeceğim! :)
SilHay Allah çok geçmiş olsun. Ben de ihmal ediyorum bazen ama yedek almamız şart düzenli olarak.
SilTeşekkür ederim. Evet ara ara yedeklemekte fayda var. Kendi hatalarımız dışında da ne olacağı bilinmez. Bakarsınız teknik sorun olur bloğunuz kapatılır vs. :)
Sil