Filler de Hatırlar - Agatha Christie | Kitap Yorumu

Yaz tatilimde okumak için üç Agatha Christie kitabı seçmiştim. Bu da onlardan biriydi. Agatha Christie'nin kaleme aldığı Filler de Hatırlar, Hercule Poirot'nun sahneye çıktığı son dönem kitaplardan birisiymiş. Kitapta olaylar günümüzden ziyade geçmişin gölgeleri arasında şekilleniyor. Bu kez dedektifimiz, geçmişte yaşanmış ve gizemi hala çözülememiş bir çifte ölümün ardındaki gerçeği ortaya çıkarmaya çalışıyor. Olayı çözmek için artık yaşlanmış, ama hala çok şey hatırlayan tanıkların  -ya da deyim yerindeyse “fillerin”- hafızasına güveniliyor.



Kitap Kapak

Kitap Yazarı: Agatha Christie

Kitabın Adı: Filler de Hatırlar

Orijinal Adı: The Elephants Can Remember

Yayımlanma Tarihi: 1972

Tür: Polisiye/Gizem

Yayınevi: Altın Kitaplar

Sayfa Sayısı: 192


Hikaye

Ariadne Oliver, bir etkinlikte karşılaştığı kadının sorusuyla kendini yıllar öncesine ait bir gizemin içinde bulur. Kadının ikiz kardeşi, eşiyle birlikte bir uçurumun kenarında ölü bulunmuştur. Herkes olayın bir "aşk intiharı" olduğunu varsaymış ama bazı detaylar hala soru işaretleriyle doludur. Oliver, bu sorulara yanıt ararken Hercule Poirot’dan yardım ister.


Bu kez klasik bir dedektiflikten çok, geçmişe yapılan bir hafıza yolculuğu var elimizde. Ne aktif bir suç mahalli var ne de taze kan. Her şey geçmişin sessizliğine gömülmüş. Gerçeğe ulaşmak için yaşayan tanıkların daha doğrusu “fillerin” hatıraları didik didik ediliyor.


Hikayeye dair en çarpıcı detaylardan biri, gizemin çoktan yaşanmış olması. Nostaljik, kasvetli bir polisiye havası var. Yine de kitabın ortalarına geldiğimde, olayın genel çerçevesi ve katilin kimliği benim için fazlasıyla netleşmişti. Belki de fazla Christie okuduğumdan, bu sefer beni yeterince şaşırtamadı.


Kitabın Arka Kapağı


Yazı / Üslup

Christie'nin kaleminin akıcılığı elbette hala hissediliyor fakat yazarın üretken kariyerinin sonlarına yaklaşmış olduğunu da fark etmek mümkün. Kitapta ağırlıklı olarak diyaloglar ve hatırlatmalar üzerinden ilerleyen bir yapı var. Aksiyon ya da gerilim dozu pek yüksek değil.


Bir Agatha Christie romanı okurken hissetmeye alışkın olduğumuz "Acaba şimdi ne olacak?" duygusu, burada yerini "Acaba kim neyi hatırlıyor?" sorusuna bırakmış. Bu da romanı biraz daha durağan kılıyor.


Yine de sevdiğim bir detay: Ariadne Oliver’ın varlığı. Mizahi ve dağınık halleriyle biraz olsun hikayeye canlılık katıyor. Ancak olayların çözülüş biçimi fazla içe kapanık ve yavaş ilerliyor. Üslup Christie’ye has olsa da tempo açısından daha güçlü işlerine kıyasla geri planda kaldığını söylemeliyim.


Karakterler

Hercule Poirot: Her zamanki gibi zekası yerinde ama olaylara artık biraz daha dışarıdan bakan bir dedektif portresi çiziliyor. Fiziksel olarak değil, zihinsel olarak çözüyor her şeyi. Bu bile kitabın temposunun neden daha düşük olduğunu açıklar nitelikte gibi geldi bana.

Ariadne Oliver: Renkli, hafif dağınık ve içten biri. Her sahneye biraz hareket katıyor ama asıl yük yine Poirot’da.

General Ravenscroft ve Margaret: Hikaenin merkezindeki çift. Onları sadece başkalarının anlatımlarından tanıyoruz bu da onlara duygusal olarak bağlanmayı zorlaştırıyor. Ama yine de trajedileri ilgi çekici.

“Filler” yani Tanıklar: Bu karakterler, hatırladıklarıyla olayların çözümüne katkı sağlıyor. Ancak bazılarının anlatımları biraz uzatılmış ve tekrar hissi uyandırabiliyor.


Kendi Düşüncelerim


Christie kitaplarını sevdiğimi artık siz de biliyorsunuz, özellikle de zekice kurgulanmış cinayetlerle dolu olanları. Ama bu kitap, ne yazık ki o seviyeye ulaşamadı benim için. Kötü müydü? Hayır. Ama heyecanlandırdı mı? Çok da değil.

Belki de dedektif romanlarında en çok hoşlandığım şey, olayın beni ters köşeye yapmasıydı. Filler de Hatırlar ise tam tersi: Kitabın ortalarında zihnimde taşlar yerine oturmaya başlamıştı bile. Belki bu kadar çok Christie kitabı okuduğum içindir ama artık bazı ipuçlarını sezmek daha kolay geliyor.

Yine de kitabın nostaljik bir havası var. Sanki Christie bu romanla birlikte geçmişte çözülemeyen tüm hikayelere bir ağıt yakmak istemiş gibi. Zamanın bile silemediği anıların, sessizce bekleyen cevapların romanı bu. Biraz hüzünlü, biraz yorgun ama yine de saygıdeğer.


Okumalı mısın?


Filler de Hatırlar, Agatha Christie’nin külliyatını tamamlamak isteyenler için güzel bir durak olabilir. Ancak yazarı tanımak için ilk okunacak kitaplardan biri değil. Eğer daha önce Poirot’nun zekasına hayran kaldıysan, burada onu biraz daha yorgun ve sessiz bulabilirsin.


Alıntılar

-Canım isterseniz siz de çok güzel konuşabilirsiniz.
-Hayır yapamam. İnsan neleri yapabileceğini, neleri yapamayacağını bilir. Ben konuşma yapamam. Sinirlenirim. Kekeler ya da bir şeyi birkaç kez tekrarlarım. Yalnız kendimi gülünç hissetmekle kalmam, gerçekten gülünç olurum. Kelimelere, sözlere itirazım yok. Bunları bir kağıda yazar, bir makineye söyler ya da birine dikte ederim. Konuşma yapmamak şartıyla kelimelerle rahatlıkla oynayabilirim.
Syf: 9

Günahların gölgeleri uzun olur.
Syf: 102

Sevgi kolaylıkla nefrete dönüşebilir.İnsanın sevdiği birine kin duyması, ona karşı kayıtsız olmasından çok daha kolaydır. 
Syf: 175

Bayan Oliver, "Filler de hatırlar," dedi. "Ama biz insanız ve neyse ki insanlar birçok şeyi unuturlar..."
Syf: 195


Hiç yorum yok:

×