Tatilin ardından kendime küçük bir doğa kaçamağı da yaparken, fırsattan istifade uzun zamandır listemde olan The Painscreek Killings’i oynama şansı buldum. İndirimde yakalayıp almıştım (takip ediyorsanız, Instagram hikayemde de paylaşmıştım). Oyuna dedektiflik merakıyla başladım ama beklemediğim bir şekilde içinde yoğun bir gerilim ve korku atmosferi de buldum. Bazı anlarda gerçekten tüylerim ürperdi, öyle ki sadece bir dedektiflik oyunu değil, aynı zamanda psikolojik gerilim yanıyla da dikkatimi çekti.
EQ Studios tarafından geliştirilip 2017 yılında yayımlandı. İndirim hala geçerli; 10.49 dolardan 2.62'ye inmiş durumda. Bağımsız bir yapım olmasına rağmen, derinlikli hikayesi ve atmosferiyle kısa sürede dikkat çekmiş bir oyun. Birinci şahıs bakış açısıyla oynanıyor ve tamamen keşif, ipucu toplama ve bulmaca çözme üzerine kurulu. Herhangi bir dövüş mekaniği bulunmuyor; bu da oyunu saf bir dedektiflik ve keşif deneyimi haline getiriyor. Yaklaşık 8-15 saatlik bir oynanış süresine sahip olan yapım (ben başarımlarla beraber 14 saatte tamamladım), hem polisiye hem de psikolojik gerilim türünü bir araya getiriyor.
Oyunun Steam sayfası: The Painscreek Killings | Steam. Fragmanını da oyunun sayfasından izleyebilirsiniz.
The Painscreek Killings, terkedilmiş gibi görünen küçük bir kasabada işlenen gizemli bir cinayeti araştıran bir gazeteci rolüne bizi yerleştiriyor. Hikaye, klasik “katil kim?” sorusundan çok daha fazlasını sunuyor: cinayet, kasaba halkının sırları ve geçmişte yaşanmış olaylarla derinlemesine bağlantılı. Oyunda ilerledikçe hem cinayetin ardındaki gerçeği öğreniyor hem de insanların göründüğünden çok daha karanlık yüzlere sahip olduğunu fark ediyoruz. Yavaş ilerleyen ama sürekli merak uyandıran bir atmosfer kurulmuş; küçük ipuçları bizi daha büyük bir resme götürüyor.
Oyun tamamen keşif ve bulmaca çözme üzerine kurulu. Elinizde silah yok, düşman yok; tek gücünüz merakınız ve dikkatli gözlemleriniz. Evlerin içinde gezip belgeler, günlükler ve ipuçları topluyor, bunları birleştirerek gizemi çözmeye çalışıyorsunuz. Yavaş tempolu olması herkesin hoşuna gitmeyebilir ama bu tempo, atmosferi ağır ağır içinize işlemesini sağlıyor. Yalnızca dedektiflik değil, zaman zaman karanlık koridorlarda ya da aniden sessizliğe gömülen alanlarda gerilimi iliklerimize kadar hissediyoruz. Bu da oynanışı sadece akıl yürütmeyle değil, psikolojik olarak da yoğun bir deneyim haline getiriyor.
Görsel açıdan oyun oldukça başarılı. Kasaba, terk edilmiş havasıyla kasvetli ve ürpertici bir atmosfer sunuyor. Özellikle evlerin içindeki detaylar (tozlu mobilyalar, yarım kalmış eşyalar, eski fotoğraflar...) bizi gerçekten o ortamda hissettiriyor. Animasyonlar kusursuz değil ama atmosferin güçlü olması eksikleri büyük ölçüde kapatıyor. Fotorealistik grafik beklentiniz olmasın ama kasabanın ruhunu yansıtma konusunda oldukça başarılı.
Müzikler ve ses tasarımı oyunun en güçlü yanlarından biri. Zaman zaman sessizliğin kendisi, bir melodiden daha ürkütücü geliyor. Arka planda çalan hafif tınılar ya da bir anda duyulan ürpertici sesler, atmosferi daha da yoğunlaştırıyor. Özellikle bazı evlerde aniden yükselen gerginlik hissi, sadece seslerle bile sağlanabiliyor. Bu açıdan bakıldığında, müzik ve ses tasarımı bizi sürekli tetikte tutmayı başarıyor.
The Painscreek Killings, yavaş tempolu ama yoğun bir atmosfer sunan, detaylara dikkat isteyen bir dedektiflik oyunu. Polisiye ile psikolojik gerilimin başarılı bir karışımı diyebilirim. Kimi oyuncular için temposu ağır gelebilir ama gizemi adım adım çözmek, gerilimli anların içinde ipuçlarını bulmak bence oyunun en keyifli yanıydı. Dedektiflik seven ama biraz da gerilimden hoşlanan oyuncular için kesinlikle tavsiye ederim.
Instagram: @kayipfisilti
Hiç yorum yok: