SONUNDA HOGWARTS'A KABUL MEKTUBUM GELDİ! UMARIM SİZİ DE ORADA GÖRÜRÜM!
Ahhhh, son zamanlarda beni en çok mutlu eden şey Hogwarts Legacy oyunu oldu. Oyunda 30 saat geçirmişim ve hala ilk açtığım zamanki kadar heyecanlandırıyor. Skyrim ve Elder Scrolls Online oyunlarından sonra beni en çok içine çeken oyun oldu. Grafikleri resmen mest ediyor, oynanışı akıp gidiyor... Detaylı bir inceleme paylaşacağım sizinle şimdi... (Küçük resimlerin üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz)
Hogwarts Legacy, Portkey Games tarafından geliştirilen ve Warner Bros. Games etiketiyle yayınlanan bir aksiyon rol yapma oyunu. 2023 yılında çıkış yaptı ve PC, PlayStation 5, PlayStation 4, Xbox Series X|S, Xbox One ve Nintendo Switch platformlarında mevcut. Oyun, J.K. Rowling’in kitaplarındaki olaylardan yaklaşık 100 yıl öncesinde, yani 1800’lerin sonlarında geçiyor. Bu sayede biz oyuncular, Harry Potter döneminden bağımsız yepyeni bir hikayeyi deneyimleme şansı buluyoruz. Steam fiyatı şu an 60 dolar yani yaklaşık 2400 civarı. Ben indirimdeyken, 500TL'ye düştüğünde aldım. Ara ara indirimler oluyor, o fırsatı beklemek iyi bir fikir olabilir. Oyunu çok beğensem de fiyatını abartılı buluyorum doğrusu.
Oyunda, Hogwarts’a beşinci sınıf öğrencisi olarak kabul edilen ve özel bir büyü yeteneğine sahip karakterimizi yönetiyoruz. Ana hikaye, hem Hogwarts’taki dersleri ve günlük yaşamı hem de büyü dünyasındaki karanlık güçlerle mücadeleyi içeriyor. Karakterimiz, antik bir sihirle olan bağını keşfederken gizemli görevler, entrikalar ve büyülü yaratıklarla dolu bir maceraya atılıyoruz. Diyaloglardaki seçimlerimiz hikayenin ilerleyişini ve sonunu etkileyebiliyor.
Hogwarts Legacy’nin en keyifli ve kişiselleştirilebilir bölümlerinden biri karakter yaratma ekranı. Oyuna başlamadan önce yüz hatlarından saç modellerine, göz rengine ve cilt tonuna kadar oldukça geniş bir yelpazede seçim yapabiliyoruz. Karakterin ses tonunu ayarlayabiliyor ve büyü dünyasındaki kimliğinizi tamamen kendimiz şekillendirebiliyoruz.
Hogwarts’a kabul edilen öğrenciniz için dört büyük binadan birini seçebiliyor veya Sorting Hat’in önerisini dinleyerek ona göre bir yerleşim yapabiliyoruz. Ben Slytherin olarak seçildim şapka tarafından ve bunu gururla kabul ettim. Yaşasın karanlık taraflar! Onlar olmasa bu hikayeler nasıl ortaya çıkacak! Neyse... Bu seçimler, hem hikayenin gidişatını hem de bazı görevlerin ve NPC ilişkilerinin tonunu etkiliyor. Karakter yaratma kısmının bu kadar detaylı olması, biz oyunculara gerçekten Hogwarts’ta “kendi hikayesini yaşama” hissini veriyor ve oyuna daha başlamadan atmosferin içine çekiyor.
Hogwarts Legacy, açık dünya yapısıyla dikkat çekiyor. Hogwarts’ın içi, Hogsmeade ve çevresindeki geniş bölgeler keşfedilebilir durumda. Derslere katılabiliyor, iksir yapabiliyor, uçan süpürgeyle seyahat edebiliyor ve gizli bölgeleri araştırabiliyoruz. Dövüş sistemi, çeşitli büyüler ve kombinasyonlarla oldukça akıcı; hem savunma hem saldırı odaklı büyüler arasında taktiksel geçişler yapabilmek oyuna çok büyük bir derinlik katıyor.
Grafikler gerçekten büyüleyici. Hogwarts’ın detaylı koridorları, Hogsmeade’in karla kaplı sokakları, Yasak Orman’ın ürkütücü atmosferi ve büyülü efektler oyunun görsel dünyasını inanılmaz zenginleştiriyor. Günün saatine göre değişen ışıklandırmalar ve hava durumu efektleri bizi tamamen içine çekiyor. Özellikle karakter modellemeleri ve büyü efektleri, Skyrim benzeri açık dünya RPG’lerle yarışacak seviyede.
Oyunun müzikleri, Harry Potter filmlerindeki klasik temaları andıran ancak onlardan bağımsız yeni melodilerle harmanlanmış. Hogwarts’ta dolaşırken duyulan hafif ve mistik melodiler, savaş sahnelerinde yükselen gerilim dolu orkestral parçalarla tam bir film atmosferi hissettiriyor. Seslendirmeler de oldukça başarılı; karakterlerin tonlamaları oyunun havasını oldukça güzel hissettiriyor.
Hogwarts Legacy’nin en keyifli yönlerinden biri büyü sistemi. Expelliarmus, Levioso, Accio, Incendio gibi tanıdık büyülerin yanı sıra yeni büyüler de oyuna eklenmiş. Bu büyüler hem savaşta hem de bulmacalarda yaratıcı çözümler sunuyor. Ayrıca büyülerin seviyelerini yükselterek farklı kombinasyonlar yapabiliyoruz.
En sevdiğim şeylerden biri de bu oyundaki hayvanlar oldu. Çoook tatlılar! Niffler, Hippogriff, Thestral gibi tanıdık yaratıkların yanı sıra tamamen yeni yaratıklarla da karşılaşıyoruz. Bu yaratıkları sadece savaşta görmüyoruz; onları besleyip bakımını üstlenebiliyor ve büyülü ortamlarında serbest bırakabiliyoruz. Bu mekanik, özellikle “Fantastic Beasts” hayranları için ayrı bir keyif unsuru olmuş.
Hogwarts Legacy’de oyuncuya yalnızca büyü yapmak ve görevleri tamamlamak değil, aynı zamanda kendine özel alanlar yaratmak da sunuluyor. Özellikle Room of Requirement (Gereksinim Odası), dekorasyon ve kişiselleştirme için en geniş olanakları sağlayan yer. Burada mobilyalar, duvar kağıtları, halılar, ışıklandırmalar ve büyülü aksesuarlar gibi pek çok unsuru istediğiniz gibi düzenleyebiliyor; kendi tarzınıza uygun bir çalışma, dinlenme veya iksir hazırlama alanı kurabiliyorsunuz.
Bahçe kısmı ise Vivarium ve bitki yetiştirme alanıyla birleşiyor. Farklı büyülü yaratıkları besleyebileceğiniz, otları ve iksir malzemelerini yetiştirebileceğiniz geniş bir alan var. Bu alanı da dekoratif unsurlarla süsleyip büyüleyebiliyorsunuz. Böylece Hogwarts’ın dışında tamamen bize ait bir büyücü mekanı yaratmak mümkün hale geliyor.
Kısacası ben bu oyuna bayıldım ve uzun bir süre içinde kaybolacak gibiyim. Oyundan birkaç resim daha bırakıp yazımı sonlandırıyorum:
Hiç yorum yok: