Ruhsal sağlıkla ilgili yazdığım gönderiyi bu sabah tüm mutluluğum ve enerjimle sildim. Düşündüm de, her şey ben de bitiyor ve olabildiğince pozitif olmaya devam. Okuyanlar varsa bilir, son zamanlarda çok ciddi bir bunalımdaydım ve öfke krizleri geçiriyordum. Erkek arkadaşım bana bu süreçte en çok önerdiği şey spor salonuna gitmem gerektiği oldu. Ve bu da bu yazıyı yazma fikrini aklıma soktu. Lütfen siz de yorumlarda çoğu insanın sevip sizin sevmediğiz şeylerden bahsedin!
1. Spor
Evet, sporu sevmiyorum. Hiçbirini. Futbolunu, tenisini. Toptan da nefret ederim. Hatırlarım da beden derslerinde zorla öğretmenimiz beni bir oyuna kattığında toptan kaçardım genelde. Bununla ilgili tek ilgim ülkemizin katıldığı önemli etkinlikler olur. Olimpiyatlar, Dünya Kupaları gibi. Ama onlarda da başına geçip çoğumuzun yaptığı gibi "yürüüüü beee, oleeey, birkaç argo kelime..."heyecan duymamamın yanı sıra başından sonuna kadar da izleyemem. İlgimi çekmiyor.
Ayrıca sevgili erkek arkadaşım spor salonuna gitmekten oldukça haz aldığı için benim de tüm yaşadığım, yaşıyor olduğum, yaşayacak olduğum stresleri ya da psikolojik sorunları oraya giderek halledebilirim sanıyor ama zerre kadar ilgi duymuyorum. Eğer gidersem sadece sağlık açısından önemini bildiğim için gideceğim ve evet, önceden bir süre gittim ve en azından psikolojik olarak çok desteğini göremedim.
2. Yaz
Etrafımda yazı sevmeyen bir insanoğlu bulunmuyor. Aslında beni bayadır takip ettiyseniz yazı hiç mi hiç sevmediğimi bilirsiniz. Sadece denize girmek için seviyorum derdim ama artık hafif soğudu mu sonbaharın başlarında girmek bile daha mantıklı geliyor. Sıcakları, güneşin altında durmayı, klimasız evde durmak falan hepsi öyle bunaltıyor ki bazen depresyona bile sokuyor. Benim mevsimim kış. Kar, soğuklar, kasvetli hava, bol yağmur ruhumu dinlendiriyor, yaşadığımı hissettiriyor resmen.
3. Televizyon
Televizyonu kitaplığından büyük olan birine asla güvenmeyin.
Bu sözü sanırım Emma Watson'dan duymuştum ve duyduğum en mantıklı sözlerden biriydi. Şimdi televizyon değil aslında tabii ki sevmediğim. İçindekiler. Sevdiğim Türk dizisi pek olmuyor, çoğu kaliteli gelmiyor, sabah programları ilgimi çekmiyor. Haberleri internetten takip ediyorum. Kaliteli dizi bulursam bilgisayar üzerinden izliyorum.
4. Havuz
Eskiden olsa bunun nedenine özellikle sağlık derdim ama şimdi gelişmiş sistemler sayesinde havuzlar temiz kalabiliyor ve kontrol edebiliyorsunuz. Fakat ben kısıtlı büyüklükte ve birçok insanın çok yakın olduğu yerlerde pek giremem. Sadece çok çok az insan varsa girebilirim. Yine de denizden aldığım hazzı alamıyorum. Denizde genelde ben çok uzaklara açılırım. Hatta keşfe bile çıkabilirim. Denizin üzerinde sırt üstü uzanmamla havuzda uzanmam aynı hissettirmiyor. Denizin yumuşaklığı havuzda yok. Bir de gözlüğümle denizin içinde balıklara bakmak isterim, havuzda bir anlamı yok tabii içine bakmanın. 👀
Benim aklıma gelenler ve en farklı diyebileceğim şeyler bunlar. Siz ne düşünüyorsunuz? Katıldıklarınız var mı aralarından? Ya da sizin çoğu insandan farklı beğeniniz neler?
Bende bir tuhaflık mı var diyordum, yokmuş :) Ben de sevmem yazdıklarınızı. Sevgiler..
YanıtlaSilYoska seninle biz ikiz miyiz? 4'te 4 yaptım. Başta yaz olmak üzere hiçbirinden zerre haz etmiyorum. :D
YanıtlaSilyaz, yüksek yerler, kabak tatlısı, bal gibi yapışık şeyler, kapalı yerler (mr gibi) :) sevmediklerim :)
YanıtlaSilDördüne de katılabilirim sanırım :)
YanıtlaSilMerhabalar.
YanıtlaSilTopun dışında yapılan tüm sporları (güreş, boks, atletizm vb.) ilgiyle izlerim. Ancak içinde top olan tüm sporlardan ben de kaçarım, ben de ilgi duymam. Mevsimlerin içinde yaz, rahatlıktır. Bu vesileyle yaz mevsimi birinci sırada yer alır. Sırasıyla bahar ve güz mevsimleri gelir. Kış en sonuncudur. Soğuktur. Isınma sorunları yaşarız. Giyinme sorunları yaşarız, barınma sorunları yaşarız. Yaz aylarında yer gök adam alır; ama kış aylarında yerlere göklere adam sığdıramazsın. Herkese sıcak yer ve ortam sağlamak zor olur. İçinde reklam barındıran ve reklamdan arayüzü bile zor görülen web sitelerinden nefret ediyorum. "Milliyet blog" gibi. Gazete blog sayfasını sonunda kapattı. Arftık kimse yazı gönderemiyor. Son haliyle kaldı öyle.
Selam ve saygılarımla.
Havuz pek hijyenik değil ama bazen iyi geliyor :) Tv ise arada iyi arada baya kötü.
YanıtlaSilBen yazıyı feedlyde okudum yorum yazacakken silindiğini farkettim. Hashimoto hastalığımdan dolayı benim de panik ataklarım oldu yıllarca hatta o yüzden araba kullanamıyorum o yüzden seni çok iyi anlıyorum. Konuşmak hiç de yanlış değil bence. Vücudumuzda bir hastalık olunca nasıl bahsedebiliyorsak, ruhsal problemler de öyle olmalı. Çok geçmiş olsun umarım en kısa sürede kendini daha iyi hissedersin.
YanıtlaSilÖncelikle ruhsal bunalımdan ötürü çok geçmiş olsun. Ülke öyle bir halde ki, bunalmadan lay lay lom yaşamak mümkün değil. Herkesin çok sevdiği mesela sabah programları, TikTok vs. nefret ediyorum ve akşam saat 19.00'a kadar tv açmıyorum. Havuzlardan ben de tiksiniyorum, Hollywood yıldızları kadar zengin olup kendi havuzumuz da yok ki:))))))rüyamızda görebiliriz:)
YanıtlaSil